Ressam Fikret dış hayata ve insanlara karşı ördüğü duvardan dolayı yalnız bir hayat sürmektedir. Hayatında ağır bir yalnızlık çekmesiyle başlayan buhranları gelgitleri içinden çıkamadığı yalnızlığı, o boşluğu doldurma gereksinimi gidermeye çalıştığı zamanda içine kişiyi yaratma isteği doğar. Ressam Fikret yalnızlığa yenik düştüğünde kendisinden nefret etmeyecek, çirkinliğini görmeyecek, onu olduğu gibi sevecek bir kadın yaratmak isteği kafasında şekillenmeye başlar. Mekan ve zaman algısının neredeyse sıfırlandığı böyle bir ortamda. Kendi kendini dışladığı yalnızlaştırdığı bir zamanda kendi iç dünyasındaki mücadelesinden çok dış dünyanın onun üzerinde bıraktığı etki ve baskı üzerine yaratılmış bir Telkadın. Kadınlar tarafından görmezden gelinmesi, karakterin hayatında kadınların da önemli bir yere sahip olduğunun göstergesi adeta.
Hikaye boyunca devam eden Ressam Fikret’in kendi çirkinliği ile mücadelesi kendisini dışlaması, ötekileştirmesi aslında kendi bilinçaltı ile mücadelesinden başka bir şey de değil.
Sonuç: Telkadın’da sadakat, sabır, vefa sevgi ve iyiliği göremedi hayalinde yarattığı Telkadın’ın ömrü de kelebek ömrü kadar kısa oldu. Telkadın’ın kişiliği giderek olumsuz yöne doğru kaydı ve sonunda tahmin ettiği yere gitti. Kaybetme korkusuyla elbette acıklı ve beklenmedik bir sonla kendisi bile ne olduğunu neden olduğunu anlamadı sevgi ve vefa sadece dilde kaldı. Bütün o hayal gücünün ihtişamı dindi. Ressam Fikret tek başına kaldı Karaman’ı terk etti.
Telkadın Üzerindeki Ruhsal Çözümlemeler: Dostoyevski’nin "Öteki Ben" kitabı kadar detaylı olmasa da derinlik ve isabet yönünden aynı tadı verir. Bir insanı gerçek yönleriyle anlamak ve tanımak çok kolay değildir. Eğer böyle bir durum böyle bir sorum yaşıyorsak ne yaparız kendimizi ötekileştiririz. Kaçarız. Olmaması gerekenler mantığımıza göre olması gerekenler olmadığı için yıllarca acı çekeriz neden olmadığını da aradan geçen uzun yıllar bilinçaltına yükleriz. Sonucuna da katlanırız. Derinlemesine analiz edilmeye değer bir kitaptır. Çirkinliğin yaşattığı bir travma çocukluğundan beri yalnız olduğunu hissettiği ruhunda yıllarca biriktirdiklerinin bıraktığı izler.
Klasik eser olmaya aday, yoğun psikolojik çözülmelerin olduğu bireyin kendisiyle olan iç savaşını yalnızlığını en iyi anlatan kitaplardan bir tanesi
Karaman tanıtımı ve kitap: Dikkat çeken ismi ve kapak resmi. Akıcı ve özlü anlatımı elimizden bırakamayacağımız kadar da sürükleyici. Geçmişle geleceğin yüzleşmesi bakımından da muazzam bir kurguyla şiirsel bir dille yazılmış kitap. Sonlarına doğru sahneler ise muhteşem film sahneleri gibi olağanüstü güçlü bir roman. Eğer ki senaryolaştırılırsa sinemacılara da esin kaynağı olacaktır.
Her yaştan insanında okuyup anlayabileceği şekilde sade açık anlaşılabilir bir dille öyle ki edebiyat yapmaya kalkmadan ve okuru sıkmadan sıcak içten yalın ve yapmacıksız bir anlatım şekliyle, okuyucu ilk sayfalarından itibaren kitap okuduğunu unutur Karaman sokaklarında gezintiye çıkar bir anda kendisini o mekanların içinde bulur. Az olay ve çok mekan anlatımından oluşan bir kitap olmasına rağmen okurken hiç sıkılmadan dili ve anlatımı bakımından kısa ve de inceliği bakımından yormayan bir kitap. Basit anlatımı okuyucuya kendisini düşünme anlama ve kendisiyle geçmişiyle iletişim kurma fırsatı veriyor. Neden mi? O kadar her şeyi çabuk tüketiyoruz ki o her şey dediğimiz şey zaman tasavvurunda demini de almadan. Öyle ki kişiler değil karşımızdakilerle kendimizle bile anlamlı bir ilişki kuramaz oluyoruz. Aynı yapaylık ve derinlikte yoksunlukla kurduğumuz pamuk ipliğine bağı ilişkiler ve çözümsüzlüğe terk ettiğimiz, "kendimiz." Ama Ressam Fikret yoksunluktan ve yapaylıktan kurtulmak adına bilinçaltı hayal dünyasıyla kurduğu bağ ile kendisine yeni bir iletişim buldu.
Ressam Fikret çocukluk yıllarında teyzesi yanına gelmiş bir resim öğretmenidir. Hayatında bir çok kişiye hatta kendisine bile uzaklaştığında kendini resim yapmaya verir. Resim yaparak ilerlettiği Karaman gezisinde uzun zaman sonra evine nüfus sayımına gelen Havva’nın sıcak samimi içten olan tavrı ile Ressam Fikret’in kadınlarla mesafeli münasebeti kadınlarla olan karmaşık ilişkisi başlar. Nüfus sayımcı kızın karşısında yüzü görünmeyen tam seçilmeyen yüzünü göstermeyen Ressam Fikret vardır. Konuşmanın her anı o atmosfer içinde sayımcı kızın yüzünde birikir. Yani duygusal olarak tüm düşler Ressam Fikret’in kafasında yoğunlaşır. Oysa kızın gözlerinde acıma tiksinti hissi göreceğini sanıyordu. Ressam Fikret’in duygularını yansıtan kederini, acizliğini utangaç ve çaresiz durumunu buradan da anlayabiliriz. Kitap konusu bu noktada ikinci kısma ayrılır.
Karaman tarihini gözler önüne seren bir serüven yaşatması bu sebeple kitap bir Karaman tanıtım kitabıdır. Tarihimiz geçmişimizin gerisinde kalmamıştır. Ressam Fikret’in hususi hal ve fiziki görüntüsü kitabın sonuna kadar 154 sayfaya dağılmıştır. Bu nedenle de kitap da Karaman ve Ressam Fikret vardır aynı zamanda.
Kendi toprağından çıkan ve zamana dağılan bir karakter gibidir Ressam Fikret. Aslında kitabı okuyan bu doğrultuda ilerlerken Ressam Fikret karakteri yerine kendini bulur. Geçmişiyle kendi münasebetlerini görmeye hayal etmeye başlar. Bunun da asıl sorunun yani kişinin kendisiyle geçmişiyle kurduğu bağ yüzleşmesidir. Asla ve asla tarihini geçmişini unutmamasıdır. Neticede zamanın dizilişinde ortaya çıkan Ressam Fikret’in kendisi değil tarihin dizilişidir. Geçmişten mutlaka bir şey insanın bilinçaltında bir düş olarak kalır. Hiçbir zamanda kaybolmaz. Her bir olay, özne, nesne zamansal ve mekansal düşleri de beraberinde peşinden getirir. Söz gelimi on bir yaşındayken helvacılar sokağından geçip oradan alıp da yediğiniz kesek helva o anki yaşadığınız duygular, elli yaşınıza da gelseniz yine o sokakta aynı o günkü kokuyu hissedebilirsiniz. Deneyimleyebilirsiniz. Bu sefer tekrarlanan şey mekanın ve zamanın düşü olacaktır. Çünkü bilinçaltı bazı şeyleri görünebilir kılar. Bu gelişen zamanla devam ederek her zaman diliminde o nesnenin izinin sürdürülmesine neden olur.
Kitabın sonuna kadar Ressam Fikret’in saklı hayatına da geçiş yapmış oluruz. Her mekanda karakter konuştukça gerçek duyguları saklamaya çalıştığı duyguları da açığa çıkar. Ressam Fikret’in mekanlar arasında dağılması beklentisin karşılığını alamayınca acıma duygusunu kaybetmesi ürkütücü bir öfke ve kinin birikimiyle karanlık ruhunu dondurması sevgi merhamet ve iyilik kırıntılarının yok oluşu.
"İnsanların içinde hep tel varmış," "Paslı karanlık ve gizli"
Telkadın romanının orada birikip kalması aslında sıradan her zaman okuduğumuz gördüğümüz bir şey değildir. Psikolojik roman okumayanlar için pek bir anlam ifade etmeyebilir. Sadece farklılık teşkil eder her zaman seyrettiği yıllardır gözünün önünden geçen filmler gibi kısacası hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Lakin anlatım tekniği ve kurgusu yazarın büyük başarısıdır. Muhteşem olay örgüsü akıcı anlatımıyla bilinçaltını konu eden bir eserdir. Telkadın’ı gerçekçi anlatması aslında altında yatan neden kendi hayat hikayesidir.
Telkadın romanı Karaman’ımıza hayırlı uğurlu gelsin. Yolu açık olsun.
http://yazarimben1.blogspot.com.tr/
Hikaye boyunca devam eden Ressam Fikret’in kendi çirkinliği ile mücadelesi kendisini dışlaması, ötekileştirmesi aslında kendi bilinçaltı ile mücadelesinden başka bir şey de değil.
Sonuç: Telkadın’da sadakat, sabır, vefa sevgi ve iyiliği göremedi hayalinde yarattığı Telkadın’ın ömrü de kelebek ömrü kadar kısa oldu. Telkadın’ın kişiliği giderek olumsuz yöne doğru kaydı ve sonunda tahmin ettiği yere gitti. Kaybetme korkusuyla elbette acıklı ve beklenmedik bir sonla kendisi bile ne olduğunu neden olduğunu anlamadı sevgi ve vefa sadece dilde kaldı. Bütün o hayal gücünün ihtişamı dindi. Ressam Fikret tek başına kaldı Karaman’ı terk etti.
Telkadın Üzerindeki Ruhsal Çözümlemeler: Dostoyevski’nin "Öteki Ben" kitabı kadar detaylı olmasa da derinlik ve isabet yönünden aynı tadı verir. Bir insanı gerçek yönleriyle anlamak ve tanımak çok kolay değildir. Eğer böyle bir durum böyle bir sorum yaşıyorsak ne yaparız kendimizi ötekileştiririz. Kaçarız. Olmaması gerekenler mantığımıza göre olması gerekenler olmadığı için yıllarca acı çekeriz neden olmadığını da aradan geçen uzun yıllar bilinçaltına yükleriz. Sonucuna da katlanırız. Derinlemesine analiz edilmeye değer bir kitaptır. Çirkinliğin yaşattığı bir travma çocukluğundan beri yalnız olduğunu hissettiği ruhunda yıllarca biriktirdiklerinin bıraktığı izler.
Klasik eser olmaya aday, yoğun psikolojik çözülmelerin olduğu bireyin kendisiyle olan iç savaşını yalnızlığını en iyi anlatan kitaplardan bir tanesi
Karaman tanıtımı ve kitap: Dikkat çeken ismi ve kapak resmi. Akıcı ve özlü anlatımı elimizden bırakamayacağımız kadar da sürükleyici. Geçmişle geleceğin yüzleşmesi bakımından da muazzam bir kurguyla şiirsel bir dille yazılmış kitap. Sonlarına doğru sahneler ise muhteşem film sahneleri gibi olağanüstü güçlü bir roman. Eğer ki senaryolaştırılırsa sinemacılara da esin kaynağı olacaktır.
Her yaştan insanında okuyup anlayabileceği şekilde sade açık anlaşılabilir bir dille öyle ki edebiyat yapmaya kalkmadan ve okuru sıkmadan sıcak içten yalın ve yapmacıksız bir anlatım şekliyle, okuyucu ilk sayfalarından itibaren kitap okuduğunu unutur Karaman sokaklarında gezintiye çıkar bir anda kendisini o mekanların içinde bulur. Az olay ve çok mekan anlatımından oluşan bir kitap olmasına rağmen okurken hiç sıkılmadan dili ve anlatımı bakımından kısa ve de inceliği bakımından yormayan bir kitap. Basit anlatımı okuyucuya kendisini düşünme anlama ve kendisiyle geçmişiyle iletişim kurma fırsatı veriyor. Neden mi? O kadar her şeyi çabuk tüketiyoruz ki o her şey dediğimiz şey zaman tasavvurunda demini de almadan. Öyle ki kişiler değil karşımızdakilerle kendimizle bile anlamlı bir ilişki kuramaz oluyoruz. Aynı yapaylık ve derinlikte yoksunlukla kurduğumuz pamuk ipliğine bağı ilişkiler ve çözümsüzlüğe terk ettiğimiz, "kendimiz." Ama Ressam Fikret yoksunluktan ve yapaylıktan kurtulmak adına bilinçaltı hayal dünyasıyla kurduğu bağ ile kendisine yeni bir iletişim buldu.
Ressam Fikret çocukluk yıllarında teyzesi yanına gelmiş bir resim öğretmenidir. Hayatında bir çok kişiye hatta kendisine bile uzaklaştığında kendini resim yapmaya verir. Resim yaparak ilerlettiği Karaman gezisinde uzun zaman sonra evine nüfus sayımına gelen Havva’nın sıcak samimi içten olan tavrı ile Ressam Fikret’in kadınlarla mesafeli münasebeti kadınlarla olan karmaşık ilişkisi başlar. Nüfus sayımcı kızın karşısında yüzü görünmeyen tam seçilmeyen yüzünü göstermeyen Ressam Fikret vardır. Konuşmanın her anı o atmosfer içinde sayımcı kızın yüzünde birikir. Yani duygusal olarak tüm düşler Ressam Fikret’in kafasında yoğunlaşır. Oysa kızın gözlerinde acıma tiksinti hissi göreceğini sanıyordu. Ressam Fikret’in duygularını yansıtan kederini, acizliğini utangaç ve çaresiz durumunu buradan da anlayabiliriz. Kitap konusu bu noktada ikinci kısma ayrılır.
Karaman tarihini gözler önüne seren bir serüven yaşatması bu sebeple kitap bir Karaman tanıtım kitabıdır. Tarihimiz geçmişimizin gerisinde kalmamıştır. Ressam Fikret’in hususi hal ve fiziki görüntüsü kitabın sonuna kadar 154 sayfaya dağılmıştır. Bu nedenle de kitap da Karaman ve Ressam Fikret vardır aynı zamanda.
Kendi toprağından çıkan ve zamana dağılan bir karakter gibidir Ressam Fikret. Aslında kitabı okuyan bu doğrultuda ilerlerken Ressam Fikret karakteri yerine kendini bulur. Geçmişiyle kendi münasebetlerini görmeye hayal etmeye başlar. Bunun da asıl sorunun yani kişinin kendisiyle geçmişiyle kurduğu bağ yüzleşmesidir. Asla ve asla tarihini geçmişini unutmamasıdır. Neticede zamanın dizilişinde ortaya çıkan Ressam Fikret’in kendisi değil tarihin dizilişidir. Geçmişten mutlaka bir şey insanın bilinçaltında bir düş olarak kalır. Hiçbir zamanda kaybolmaz. Her bir olay, özne, nesne zamansal ve mekansal düşleri de beraberinde peşinden getirir. Söz gelimi on bir yaşındayken helvacılar sokağından geçip oradan alıp da yediğiniz kesek helva o anki yaşadığınız duygular, elli yaşınıza da gelseniz yine o sokakta aynı o günkü kokuyu hissedebilirsiniz. Deneyimleyebilirsiniz. Bu sefer tekrarlanan şey mekanın ve zamanın düşü olacaktır. Çünkü bilinçaltı bazı şeyleri görünebilir kılar. Bu gelişen zamanla devam ederek her zaman diliminde o nesnenin izinin sürdürülmesine neden olur.
Kitabın sonuna kadar Ressam Fikret’in saklı hayatına da geçiş yapmış oluruz. Her mekanda karakter konuştukça gerçek duyguları saklamaya çalıştığı duyguları da açığa çıkar. Ressam Fikret’in mekanlar arasında dağılması beklentisin karşılığını alamayınca acıma duygusunu kaybetmesi ürkütücü bir öfke ve kinin birikimiyle karanlık ruhunu dondurması sevgi merhamet ve iyilik kırıntılarının yok oluşu.
"İnsanların içinde hep tel varmış," "Paslı karanlık ve gizli"
Telkadın romanının orada birikip kalması aslında sıradan her zaman okuduğumuz gördüğümüz bir şey değildir. Psikolojik roman okumayanlar için pek bir anlam ifade etmeyebilir. Sadece farklılık teşkil eder her zaman seyrettiği yıllardır gözünün önünden geçen filmler gibi kısacası hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Lakin anlatım tekniği ve kurgusu yazarın büyük başarısıdır. Muhteşem olay örgüsü akıcı anlatımıyla bilinçaltını konu eden bir eserdir. Telkadın’ı gerçekçi anlatması aslında altında yatan neden kendi hayat hikayesidir.
Telkadın romanı Karaman’ımıza hayırlı uğurlu gelsin. Yolu açık olsun.
Açıklama: Yaratmak kelimesi üzerine; ’’Keşke yoktan var etme gücüm olsaydı.’’ ’’Benden nefret etmeyecek beni çirkin görmeyecek bir kadın yaratırdım.’’ (Telkadın sayfa 90)
Yaratmanın başlangıcıydı düş gücü. Böylece araştırdı düşledi. (Telkadın sayfa 91)
Deriden ilikten, kastan, kandan oluşmayan sadece bir düş figürü olan Tel Kadın’a hayatı nasıl verebilecekti? Hava gibi hayal gibi hafif Telkadın. (Sayfa 95)
http://yazarimben1.blogspot.com.tr/