Sevgililer Günü denince akla ilk gelen kırmızı güller olur. Kırmızı gülün, derin bir sevgiyi ve yoğun bir aşkı temsil ettiğine inanılır. Bu tüm dünyada aşağı yukarı böyle. Burada konu zevkler ve renkler denklemine geliyor. Kırmızı? Sadece bir renk mi, yoksa içinde daha başka anlamlar taşıyor mu?
Günümüz insanı için kırmızı renk, bilinçaltında aşkı ve şehveti barındırsa da, çoğu ilkel ve tarih öncesi toplumlarda bunun tam tersi olarak tehlikeyi çağrıştırmakta. Öyle ki, yaşamak için doğanın kendilerine gösterdiği renklere göre hareket eden bu topluluklar, özellikle kırmızı renkli meyvelerden ve hayvanlardan uzak durarak, hayatta kalınabileceğini keşfetmişler. Hatta tarih öncesi bir inanışa göre domates, uzunca bir süre sırf kırmızı renginden dolayı tüketilememiş bile. Ölüm cezasına çarptırılan birine zorla yedirildiğinde, oldukça lezzetli olduğu fark edilince girmiş hayatımıza kırmızı domatesler.
Sevgililer Gününün olmazsa olmazı kırmızı güllerin ilk zamanlardaki durumu aşağı yukarı böyle miydi bilinmez. Belki o da yıllarca domatese gösterilen tepkiye maruz kalmıştır. Fakat bugün kırmızı gülün geldiği noktaya bakılacak olursa, dünya ekonomisi içinde önemli bir yere sahip olduğu kanıtlanmış bir gerçektir.
Roma Katolik Kilisesinin azizler sınıfından Aziz Valentine'nin adına ilan edilen Sevgililer Gününün dinsel anlamını tartışmaktan öte, içeriğini anlamak gerekmekte. Birbirine aşık olan sevgililer için sevgilerini göstermeleri için seçilen bir günün kime zararı olabilir ki? Kaldı ki Sevgililer Gününde birçok insandan yayılan pozitif enerjinin, etrafımızda çöreklenmiş olan negatif enerjiyi yok etmesi için bundan daha güzel bir fırsat düşünülebilir mi?
İşin psikolojik yönünü daha da derin incelemek gerekirse, sadece Sevgililer Günü değil, Anneler Günü, Babalar Günü, Yılbaşı, Doğum Günleri, insanı mutlu eden günlerin hemen hemen hepsi coşkuyla kutlanmalı. Kutlanmalı ki, insanların mutsuzluklarından beslenen kan emicilerin sesleri her gün biraz daha kesilmeli. Böyle günler var olmalı ve var oldukça insanlar sevgi daha da güçlenmeli.
Kısaca, kimin ne dediğini umursamadan böyle günlere sahip çıkmak lazım. Hayatında bir gül dahi koklamamış birinin sırf kendi sevgisizliği ve kararmış kalbinin "Bunlar gavur icadı!" türünden etrafa saçtığı saçmalıklara inat, daha güçlü sarılmak lazım bu günlere.
Unutmayın;
Her işin başı sevgi...
Günümüz insanı için kırmızı renk, bilinçaltında aşkı ve şehveti barındırsa da, çoğu ilkel ve tarih öncesi toplumlarda bunun tam tersi olarak tehlikeyi çağrıştırmakta. Öyle ki, yaşamak için doğanın kendilerine gösterdiği renklere göre hareket eden bu topluluklar, özellikle kırmızı renkli meyvelerden ve hayvanlardan uzak durarak, hayatta kalınabileceğini keşfetmişler. Hatta tarih öncesi bir inanışa göre domates, uzunca bir süre sırf kırmızı renginden dolayı tüketilememiş bile. Ölüm cezasına çarptırılan birine zorla yedirildiğinde, oldukça lezzetli olduğu fark edilince girmiş hayatımıza kırmızı domatesler.
Sevgililer Gününün olmazsa olmazı kırmızı güllerin ilk zamanlardaki durumu aşağı yukarı böyle miydi bilinmez. Belki o da yıllarca domatese gösterilen tepkiye maruz kalmıştır. Fakat bugün kırmızı gülün geldiği noktaya bakılacak olursa, dünya ekonomisi içinde önemli bir yere sahip olduğu kanıtlanmış bir gerçektir.
Roma Katolik Kilisesinin azizler sınıfından Aziz Valentine'nin adına ilan edilen Sevgililer Gününün dinsel anlamını tartışmaktan öte, içeriğini anlamak gerekmekte. Birbirine aşık olan sevgililer için sevgilerini göstermeleri için seçilen bir günün kime zararı olabilir ki? Kaldı ki Sevgililer Gününde birçok insandan yayılan pozitif enerjinin, etrafımızda çöreklenmiş olan negatif enerjiyi yok etmesi için bundan daha güzel bir fırsat düşünülebilir mi?
İşin psikolojik yönünü daha da derin incelemek gerekirse, sadece Sevgililer Günü değil, Anneler Günü, Babalar Günü, Yılbaşı, Doğum Günleri, insanı mutlu eden günlerin hemen hemen hepsi coşkuyla kutlanmalı. Kutlanmalı ki, insanların mutsuzluklarından beslenen kan emicilerin sesleri her gün biraz daha kesilmeli. Böyle günler var olmalı ve var oldukça insanlar sevgi daha da güçlenmeli.
Kısaca, kimin ne dediğini umursamadan böyle günlere sahip çıkmak lazım. Hayatında bir gül dahi koklamamış birinin sırf kendi sevgisizliği ve kararmış kalbinin "Bunlar gavur icadı!" türünden etrafa saçtığı saçmalıklara inat, daha güçlü sarılmak lazım bu günlere.
Unutmayın;
Her işin başı sevgi...
