Vatandaşların sorunlarını yerinde tespit ederek, somut projeleri ile diğer parti adayları arasında en fazla dikkat çeken isim olmayı başardı. Bu sorunların İYİ Parti iktidarında ortadan kalkacağını söyleyen Atilla Zorlu, ‘Türkiye’nin kazanabilmesi için AKP hükümeti kaybetmelidir’ dedi.Milletvekili adayı Atilla Zorlu yaptığı açıklamada şunları söyledi;“Türkiye’miz yakın tarihinin en önemli demokratik imtihanına 3 gün sonra sahne olacaktır. Milli irade 14 Mayıs Pazar günü tecelli edecektir. Seçim çalışmalarını yürüttüğümüz her mahallede her sokakta her hanede bunalmışlığı görüyorum. Karaman’daki şikâyet ve sızlanmayı hem duyuyor, hem de hissediyorum. Takdir edersiniz, herkesin ortak beklentisi; huzurlu, sağlıklı ve güvenli bir hayattır. Bunun için de temel ihtiyaçlarını giderecek, aynı zamanda geleceğini garanti altına alacak gelir ve kazanca sahip olmak her kardeşimin hakkıdır.Oturacak bir eve sahip olmak, sıcak ve sorunsuz yuva kurmak herkesin ortak ve tabii beklentisidir. İşini, yatırımını, planlamalarını herhangi bir riske muhatap kalmadan istikrar içinde gerçekleştirmek her vatandaşımın arayışıdır. Siyasi iktidarlar bunları dikkate almalı, öncelik sıralamasını iyi yapmalı, politikalarını evvela insanın mutluluğu ve esenliği gayesine yönlendirmelidir.“AK PARTİ 20 YILDA BAŞARILI OLDUĞU BİR ALAN YOKTUR”Ekonomik istikrar ve dengeyi sağlayamamış, üretim eksenli bir model kuramamış, sanayileşme konusunda değerli adımlar atamamış iktidarlar bugünümüzü heba ettiği gibi geleceğimizi de karartmaktadır. Son 20 yılda AKP iktidarının başarılı olduğu tek bir alan yoktur. Hepiniz yaşıyor ve görüyorsunuz ki, karşımızda; Yatırım ve üretimin artmadığı, işsizliğin çığ gibi büyüdüğü, yoksulluğun derinleştiği, yolsuzlukların genişlediği, Milli ve manevi değerlerimizin istismar edildiği, aile bağlarımızın, toplumsal ahlaki değerlerimizin yerle bir edildiği, gerilim ve kutuplaşmanın yönetim tercihi olduğu, huzurumuzun kalmadığı, dirliğimizin hasar gördüğü, Kardeşliğimizin yaralandığı vahim bir tablo vardır. Bu sosyo-ekonomik dağınıklık ve zayıflık doğal olarak diğer alanlara da sirayet etmiştir. AKP hükümeti, bizi biz yapan, bir arada tutan ortak değerlerin kaynaştırıcı gücünü inkâr etmiştir. Bunun yerine tarihi ve kültürel derinliği olmayan yapay farklılıkların ayrıştırıcılığı üzerinden bölücü ve cepheleştirici bir siyaset üslubu benimsemiştir. Son 20 yıllık sürede, iktidar gücü, kronikleşen sorunlara çözüm üretmek için kullanılmak yerine istismar, gerilim ve kutuplaşma yönünde kullanılmıştır. Sorunlar karşısında başarısızlığa uğranılan her durumda geçmişi suçlama geleneği sürdürülmüştür. Vatandaşımızın ekonomik ve sosyal hayatına ilişkin beklentilerinin boşa çıktığının farkına varıldığı her durumda mutlaka bir istismar vesilesi bulunmuştur. Sistemli gayretlerle yıpratılan devlet ve toplum hayatımızın hemen her alanında yaşanan bloklaşmalar giderek fecaat boyutlara ulaşmıştır. Ekonomik gelişmeler de, yaşadığımız genel bunalımdan farklı bir seyir izlememiştir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, ekonomik kararlardaki ahenksizlik ve sosyal ahlaktaki çöküşün hızlanması ile körüklenmek istenen kardeş kavgası geleceğe umutla bakılmasına mani olmuştur. Siyasi ve ahlaki çürüme devlet ve toplum hayatını kaplamıştır. Herkesin huzur içinde olacağı bir güvenlik sistemi ve herkesin adaletine güvendiği bir yargı sistemi tesis edilememiştir. Vatandaşı gerçekten önceliğine alan hakkaniyetli bir yönetim anlayışı kurulamamıştır. Bugünkü gidişatın, iddia edildiği gibi barış ve huzurla, demokrasi ve hürriyetle, kalkınma ve refahla, kaynaşma ve kardeşlikle hiçbir ilgisinin olmadığı milletimiz tarafından anlaşılmıştır. Türk milleti böylesi bir mağduriyeti hak etmemektedir. Fakirlik bir kader, işsizlik mutlak bir son değildir. Olmamalıdır. Hakkaniyetten uzak bu ekonomik süreç, önce bu sürecin mağduru olan milletimiz tarafından mutlaka değiştirilmelidir. Bugün siyasal kriz vardır ve rejim krizine dönüşme emaresi göstermektedir. Bugün hukuk krizi vardır; ne yazık ki yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı tartışmalı ve şaibelidir. Bugün devlet krizi vardır; erkler arasındaki kâbus dolu mücadele bunu resmetmektedir. Bugün ekonomik krizin ayak sesleri yüksek sesle işitilmektedir. Ekonomik büyümenin sosyolojik ve kültürel temellerimizden kopuk olarak gerçekleşmesi, üretim sistemimizin her sallantıda daralması, geleceğe dönük ümidin azalması, sorun çözme yeteneğimizin zayıflamasına yol açmaktadır. Unutulmaması gereken en temel husus ise; sanayileşmenin ve gerçekçi ekonomik gelişmenin, beraberinde sorun çözme kültürünün toplumsal yapıya yayılmasını ve yerleşmesini sağlayacak olmasıdır. Oysaki ciddi bir siyasal güçle yönetim yetkisini eline alan Adalet Ve Kalkınma Partisi’nin ekonomik ve siyasi uygulamalarında bu hususları asla gözetmediği 20 yıllık icraatlarından anlaşılmaktadır. “TÜRKİYE’NİN KAZANABİLMESİ İÇİN AKP KAYBETMELİDİR”Değerli Karamanlı Kardeşlerim, 3 gün sonra yapılacak seçimler tarihi bir değere sahiptir. Bu seçimler Türkiye’nin yakın geleceği için belirleyici olacaktır. Türkiye’nin kazanabilmesi için AKP hükümeti kaybetmelidir. Türk milletinin varlığını ve birliğini koruyabilmesi için AKP hükümeti sandıkta mağlup olmalıdır. Karaman’ın artık yeter diyeceğini ümit ediyor, bunun çok ehemmiyet arz ettiğini biliyorum.Türkiye ekonomisi çok zor günler geçirmekte, tüm cephelerde bozguna uğramaktadır. AKP hükümetinin benimsediği ekonomi politikalarının hesapsız, ufuksuz, öngörüsüz ve vizyonsuz olduğu yaşanılan tecrübelerle sabittir. Döviz kurlarındaki aşırı oynaklık, Türk Lirası’ndaki endişe verici aşınma ve değer kaybı milletimizi gün be gün yoksullaştırmıştır. Bozulan fiyat istikrarı, tutturulamayan enflasyon hedefleri, sağlanamayan finansal istikrar ve çarpıklaşan makroekonomik denge iktidarın inandırıcılığını yerle bir etmiştir.
Demokrasilerde iktidar tek partinin tapulu malı değildir. Bugün iktidar olanın yarın muhalefete düşmesi, muhalefetin ise iktidara yükselmesi demokrasiyle yönetilen ülkelerin ortak kaderidir. Türkiye’nin en büyük talihsizliği AKP’nin onca aczine, onca yanlışına, onca yozlaşmasına rağmen hala iktidarda bulunuyor olmasıdır. Ismarlanmış anketler, uydurma ve yandaş araştırma şirketleri AKP’nin değirmenine su taşımakla meşgul olup algıları yönlendirmek için canla başla mücadele vermektedir. “TÜRKİYE KRİTİK BİR EŞİKTEDİR”Türk milleti mevcut iktidarın nefret saçan dilinden, öfkeyi hitap sanatı gören üslubundan, cepheleşmeyi teşvik eden politikalarından bıkmıştır. Türkiye kritik bir eşiktedir. Tarihi bir hesaplaşma günü olarak değerlendirdiğimiz bu seçimler ülkemiz ve milletimiz için kilit önemdedir. İYİ PARTİ olarak Milletimizi sevmek, iyiliğini istemek, yücelmesi ve yükselmesi için çalışmak bizim gayemizdir. 14 Mayıs Türk milletinin karar ve iradesinin sandığa yansıyacağı tarihi gündür. 14 Mayıs Türkiye’nin bıçak sırtındaki gidişatını düzeltecek demokratik bir imkândır. Ölü kalpleri ihya edecek bir kıvılcım 14 Mayıs günü çakılmalıdır. Çalışmayan adaletin, dönmeyen devlet çarkının, işlemeyen hesap verme mekanizmalarının canlanması için bu demokratik imtihandan alnımızın akıyla çıkmalıyız. İYİ PARTİ olarak 14 Mayıs seçimlerine çok büyük anlamlar yükledik ve çok önemsedik. Bu itibarla Karaman’ı, ilçe ilçe, belde belde, mahalle mahalle, köy köy gezdik, düşünce ve kanaatlerimizi milletimizle paylaştık. Şahsen aziz milletimizin 14 Mayıs’ta en doğru tercihi yapacağına yürekten itimat ediyorum. Biz gayret ettik, doğrudan ve haktan yana tavrımızı koyduk. Çalanlara, soyanlara ve haram yiyenlere sesimizi yükselttik, itiraz ettik ve milletimizin sözcüsü olduk. Bu seçim, açgözlülüğe karşı adaletli paylaşmanın seçimi olacaktır. Bu seçim, yağma ve peşkeşe karşı ahlakın ve dürüstlüğün seçimi olacaktır.” diye konuştu.
Demokrasilerde iktidar tek partinin tapulu malı değildir. Bugün iktidar olanın yarın muhalefete düşmesi, muhalefetin ise iktidara yükselmesi demokrasiyle yönetilen ülkelerin ortak kaderidir. Türkiye’nin en büyük talihsizliği AKP’nin onca aczine, onca yanlışına, onca yozlaşmasına rağmen hala iktidarda bulunuyor olmasıdır. Ismarlanmış anketler, uydurma ve yandaş araştırma şirketleri AKP’nin değirmenine su taşımakla meşgul olup algıları yönlendirmek için canla başla mücadele vermektedir. “TÜRKİYE KRİTİK BİR EŞİKTEDİR”Türk milleti mevcut iktidarın nefret saçan dilinden, öfkeyi hitap sanatı gören üslubundan, cepheleşmeyi teşvik eden politikalarından bıkmıştır. Türkiye kritik bir eşiktedir. Tarihi bir hesaplaşma günü olarak değerlendirdiğimiz bu seçimler ülkemiz ve milletimiz için kilit önemdedir. İYİ PARTİ olarak Milletimizi sevmek, iyiliğini istemek, yücelmesi ve yükselmesi için çalışmak bizim gayemizdir. 14 Mayıs Türk milletinin karar ve iradesinin sandığa yansıyacağı tarihi gündür. 14 Mayıs Türkiye’nin bıçak sırtındaki gidişatını düzeltecek demokratik bir imkândır. Ölü kalpleri ihya edecek bir kıvılcım 14 Mayıs günü çakılmalıdır. Çalışmayan adaletin, dönmeyen devlet çarkının, işlemeyen hesap verme mekanizmalarının canlanması için bu demokratik imtihandan alnımızın akıyla çıkmalıyız. İYİ PARTİ olarak 14 Mayıs seçimlerine çok büyük anlamlar yükledik ve çok önemsedik. Bu itibarla Karaman’ı, ilçe ilçe, belde belde, mahalle mahalle, köy köy gezdik, düşünce ve kanaatlerimizi milletimizle paylaştık. Şahsen aziz milletimizin 14 Mayıs’ta en doğru tercihi yapacağına yürekten itimat ediyorum. Biz gayret ettik, doğrudan ve haktan yana tavrımızı koyduk. Çalanlara, soyanlara ve haram yiyenlere sesimizi yükselttik, itiraz ettik ve milletimizin sözcüsü olduk. Bu seçim, açgözlülüğe karşı adaletli paylaşmanın seçimi olacaktır. Bu seçim, yağma ve peşkeşe karşı ahlakın ve dürüstlüğün seçimi olacaktır.” diye konuştu.