Yeni Nesil

TAKİP ET

Ülke olarak berbat bir eğitim sistemine sahip olduğumuzun en net göstergesi olarak yayınlanan raporun altında, eğitim sistemimizi emanet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanlığı var

Ülke olarak berbat bir eğitim sistemine sahip olduğumuzun en net göstergesi olarak yayınlanan raporun altında, eğitim sistemimizi emanet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanlığı var.

Şaka gibi derseniz abartmamış olursunuz. Evet, şaka olsaydı keşke, fakat değil.

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri hazırladıkları raporda diyorlar ki; 2017 yılında devamsızlık ve sınıfta kalma oranları beklenenin üzerinde oldu. Disiplin cezası alan öğrencilerin sayısında da artış var. Kitap okuma sayısında da ciddi düşüş yaşanıyor. Tablet ve akıllı tahta ise tam anlamıyla elimizde patladı.

Son yıllarda tarihimizle övünmeyi bir marifet sayıyoruz ya, işte o akıllı tahta ve tablet projesine de "Fatih" adını koyduk. Eğitimi idare edenler sandılar ki, projenin adına bir padişahın ismini koyarsak, buradan yürür gideriz.
Nasreddin Hoca'nın kavuğuna döndü yani proje. Keramet kavukta zannedildi.

16 yıl boyunca eğitimle, eğitimcilikle alakası olmayan kim varsa Milli Eğitim Bakanlığı yaptı bu ülkede. 16 yılda eğitim sistemimiz neredeyse 16 kez değişti. Milli Eğitimi yönetmekten çok, FETÖ örgütlenmesini yöneten isimler, eğitimin üst düzey kadrolarında yer aldı.

Tabi o zamanlar bu hainler ve alçaklar "alnı seccadeye değen bizim çocuklar"dı. Bu "çocuklar"ın amacı ise belliydi. Kendilerine emanet edilmiş eğitim sistemini sabote ederek, ortaya vasıfsız, bilgisiz, kültürsüz ve lümpen bir nesil çıkarmak. Şaka bir yana başarılı da oldular. 16 yıl boyunca yanlış yürütülen eğitim politikaları, en az 50 yılda tamir edemeyeceğimiz hasar bıraktı.

Yanlıştan dönüldü mü peki?

Hiç sanmıyorum. Çünkü bunca yanlışa rağmen yürürlüğe giren yeni uygulamalar, işin daha da sarpa sardığının göstergesi.

Bakanlık hangi akla hizmetle bilinmez, "Performansa Dayalı Ücret Sistemi" adı altında tuhaf bir uygulamayı da tartışmaya başladı.

Artık öğretmenler öğrencilere değil, öğrenciler öğretmenlere not verecekmiş. Alemin akıllısı biziz tabi.
Uluslararası PISA verilerine göre eğitim alanında öyle yerlerdeyiz ki, Dominik Cumhuriyeti sıralamada bizim üzerimizde. Acun Ilıcalı'nın Survivor adlı progarmını neden bu ülkede yaptığı bu yüzden demek ki.
Bir paragraf da İmam Hatip Liseleri için yazacağım.

Bilindiği gibi her mahalleye bir İmam Hatip Lisesi yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor. Peki çocuklarımız bu liselere hangi kriterle yerleştiriliyor?

Daha önceleri OKS, sonrasında SBS ve günümüzde artık hangi kısaltmanın kullanıldığını bilmediğimiz sınav sistemine göre sınavda başarı derecesine göre öğrenciler sırasıyla, Fen Liseleri, Özel Eğitim Kurumları, Anadolu Liselerine yerleşiyor. En başarısız olanlar ise mahallelerinde ve evlerine yakın olan İmam Hatip Liselerine gidiyor. Düşünün; en başarısız olanlar!

Bunun sonuçlarını kestirmek öyle zor bir durum değil. Geçmişte eğitimde ve sporda başarı basamaklarının neredeyse en tepesinde olan İmam Hatip Okulları bugün sırf dindar seçmene şirin görünmek adına her yerde açılıyor, ama başarı sıralamasında en düşük profilli öğrencileri bünyesine alıyor.

Bir anlamda her mahalleye bir "Mahalle mektebi" yapılıyor. Fakat bir "Şemsi Efendi İlkokulu"nu bulmak giderek güçleşiyor.

Şeyhlerin, şıhların, cemaatlerin cirit attığı ülkemde bir söz giderek unutturulmak isteniyor.
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir!"

Haydi selametle...