Taşların hikayesi

TAKİP ET

Her taşın bir hikayesi var Kopup geldiği sinelerden Kendini atıp kumsallara Teslim olmuş dalgalara coşa coşa Koşa koşa akıntıya bırakıp kendini Nerelerden ufalandılar böyle Güneşin kavurduğu dalgaları

Her taşın bir hikayesi var
Kopup geldiği sinelerden
Kendini atıp kumsallara
Teslim olmuş dalgalara coşa coşa
Koşa koşa akıntıya bırakıp kendini
Nerelerden ufalandılar böyle
Güneşin kavurduğu dalgaların savurduğu
kumsalın ayrılmaz bütünlüğü çakıl taşları
Doğanın bir yemini gibi
Rengarenk ışıl ışıl güneş yüzlerini ısıtıp öperken
Soğuk taş halinden silinip ayaklar altına seriliyorlar.
Gözüne ilişir bir tanesi yürek olmuştur
Harf olmuştur sen olmuştur ben olmuştur
Biz olmuştur illaki birisi olmuştur
Bakan göze göre değişir rengi
Işıldayan midye kabuğunda
Bir lokmalık aşk olmuştur o
Kendini feda etmiştir ve hatırası atılmıştır kumsallara
Geceleri yakamozlar şarkı söylemiştir
Yan yan yürüyen yengeçlerin eşliğinde
Gece başlayan çakılların hikayesi
Gündoğumunda kendini kapatır
Kimini denize atarlar
Kimini çantaya katarlar
Parlatırlar ve bir ahunun gerdanına takarlar...