Seksenlerde Karaman (1)

TAKİP ET

Nerede o eski günler, eskilerden kalma günler

Nerede o eski günler, eskilerden kalma günler...

Eskiden Belediye İşhanının olduğu yerde sebze hali bulunurdu girişinde de Romen (apdal) kadınlar ellerinde çiçek gül demetleri alışverişe gelenlere çiçek satmaya çalışırlardı. Sebze halinin girişi mis gibi çiçek kokardı. Ayrıca şimdiki Vitamin Büfenin olduğu yerde Ekmekçi Ali Ağa’nın ekmek büfesi bulunurdu mis gibi somun ekmek kokusu da oradan yayılırdı. Kadirhane Camisinin yanında dayhane denilen açıkta dökme sıvı yağ satılan bir işletme vardı oraya cam yağ şişesini götüren yağ satın alırdı.

Eskiden ilk patpat motorunu Silaylar Ticaret eski sanayi sitesinde yapmıştı. İlk televizyonu eski garaj civarında halen de ticarethaneleri bulunan Harani Ticaret siyah beyaz Telefunken marka getirmişti. Bazı komşularımız gavur icadı diye arkalarını döner izlemezler sadece dinlerlerdi.

Eskiden eski garaj denilen yerde köy otobüslerinin de girip çıktığı küçük bir garaj vardı. Köy midibüslerinin içleri çok pis mazot kokar koltukları ise yağlı kirli meşinlerdi. İndi bindi ile yirmi dakikalık yol iki saatte gidilirdi. Şehir dışına da büyük otobüsler kalkardı. Otobüs işletmeciliğini çiçekli allı dallı, güllü pullu, bol ışıltılı, fosforlu şalvarlı zengin görünümlü bir Hanım Ağa yapıyordu.

Şehre yaz aylarında eski pazartesi pazarının Yeşil Cami civarına ip cambazı, sihirbaz, ayı oynatıcı gelir oyunlarını sergilerdi. Kadınlar erkekler çocuklar, toprak üzerine meydana oturur seyirlik oyunu izler. Oyuncularda izleyicilere iki taraflı şapkalarını uzatırlardı içine para atarlardı.

Eskiden Avmler büyük mağazalar yoktu. Çerçici arabaları vardı. Çerçiciler mahalle mahalle köy köy gezer çerçicilik ederdi. Kadınlar evlerinde biriktirdikleri demir bakır, yün, eski naylon terlik gibi hurdaları verir plastik kap kacak alırlardı. Biz çocuklar da sanayi sitesinden demir, çivi toplar çerçiciye satar balıklı şeker alırdık.

Eskiden ilkokula sekiz yaşında başlardık. Şehir, merkezde toplandığından herkesin evi okula yakın olurdu bir koşumda okulumuza varırdık. Yollarda hiç korkmazdık. Yollarda Muammer Amcamız vardı çünkü nereye gitsek okulda Yunus Emre Camisinin önünde, mezarlığın, okulun duvarlarında, karşımıza çıkardı. Cumhuriyet ilkokulunda bizimle birlikte İstiklal Marşı söylerdi.

Karaman yeni yeni şehirleşiyor Karaman merkezinde her sokak bir şantiyeye dönüşüyor yeni yeni müteahhitler türüyordu. Eski kerpiç evler yıkılıyor yığma tipli apartmanlar dikiliyordu.

Eskiden ortopedik sünger yataklar, yorganlar, yastıklarda yoktu. Eski pırtıları analarımız birer çuval eder sırtlarına alır veya at arabası ile hallaççıya götürürdü. Orada makinalarda harmanlanır o kumaşlar lif lif olur ve evlerimizde mitel içine geçirilir ve tekrar bir yüz daha giydirilerek üzerine yatılırdı.

Eskiden kilim dokuma makinaları vardı. Her birimizin eskimiş elbise kumaşlarından ince ince şeritler halinde renk renk kesilir kilim dokumaya verilir ve her birimizin bir anısı olarak yaşatılırdı.

Eskiden kırk yama vardı yine hazır giyim olmadığından annelerimizin veya evlerimize gelen terzilerin diktikleri iç çamaşırları elbiseler giyilir. Onlardan arta kalan yeni kumaşlardan annelerimiz üzerimiz örtmek için kırk yama uykuluk dikerdi.

Eskiden yayıklarımız vardı. Ayran yapardık. İki kişi ile karşılıklı geçer yayık yapardık. Ayrıca süt makinası vardı. Sütü haznesine döker kaymağını sütünü ikiye ayırırdı. Ayrıca dibeğimiz vardı. Dibekle fıstık ceviz döverdik. Özellikle (İbrala) Yeşildereliler cevizli batırığı çok yaparlardı

Eskiden kirmanımız vardı onunla yün eğirirdik. Önce o yünü güneşte havalandırır sonra didik didik dider sonra da kirmanda eğirirdik yün çorap örerdik ne parmaklarımızın arası mantar olur ne de üşürdü.

Eskiden evlerin geniş avluları olurdu. Her evden hemen hemen bir inek çıkar o inekler bir yerde toplanır tek bir çoban tarafından güdülür akşam oldu mu inekler kendiliğinden her biri kendi evlerine gelir ahırlarına girerdi.

Eskiden at arabaları vardı. Dedem at besiciliği ve satıcılığı yapardı. Dedem hasta, kör, topal atları alır onları besler sağlığına kavuşturur satardı. Genellikle müşterileri de Apdal'lardan olurdu. Eskiden atların pislikleri yerleri batırıyor pis koku yapıyor diye atların arkalarına torbalar bağlanırdı. Ama onlar da doldu mu tekrar teker teker lira lira at pislikleri yerlere dökülürdü.

Eskiden mezbahane de eski garajın dibindeydi. Eskiden kanalizasyon boruları kanalizasyon yoktu. Mezbahanenin o pis suyu üstü açık beton bir kanal içinden akar etrafa yaz günleri çok ağır pis bir koku yayardı. O pis su kavaklı yol boyunca da aynı şekilde akar giderdi. Kavaklı yol boyunca uzanan iki sıra halinde uzun kavaklar. Ayrıca kavaklı yoldaki iki sıralı kavaklar o pis suyu emer o su ile beslenir caddeyi eşsiz güzelleştirirdi. Yine kavaklı yol şehir merkezinde ve mahallelerin kesiştiği bir yerdi dört büyük mahalleye de oradan geçilebilirdi.

Eskiden Kırmahallemiz vardı. Adı gibi kır fakat esaslı bir mahalleydi. Dostluk kardeşlik sevgi hepsi vardı. Kırmahallenin şimdi ki, Cedit Mahallesinin olduğu yerde Tatarlarla Çerkezler çoğunluktaydı. Büyük Caminin olduğu yerde boş bir meydanlık vardı. Yanı başında berber, kahvehane bakkal dükkanı sıralı halde ve küçük bir cami vardı.

Eskiden ramazan davulcumuz vardı. Çocuklar yaz gecelerinde uyumaz davulcunun kafasına gece gece su dökerdi. O davulcu da Kırmahalleden gelirdi. (Adı neydi?) Davulcu Hamidiye Mahallesine Ramazan Bayramının ilk günü elinde boş bir çuval ile gelir mahalle sakinlerinden şeker, lokum sigara o kadar çok şeker toplardı ki, bazıları da para verirdi. Ramazan günleri yaz mevsimine denk gelmişti muhteşemdi, muazzamdı yaz gecelerinde ramazanı karşılamak. Akşam saat sekiz gibi oruçlarımız açardık. O saate kadar da sıcaktan susuzluktan kavrulur, yemekten evvel her birimiz yanımıza birer cam şişe soğuk su alır, ezanı beklerdik. İftardan sonra da her bir komşu birbirine ’’Haydin,’’ diye çağırarak camiye koşardık cıvı cıvıl oyunlar oynaya oynaya camiye gider namazlarımızı kılardık. Kılar mıydık? Belki kılardık, belki de kılmazdık. Tuvaleti gelenler, gaz kaçıranlar, çok gülüşenler ama büyüklerimiz hep "Susun" derdi ama bizi camiden çıkartmazdı. Caminin dışında da yaz akşamının serinliğinde muazzam bir güzellik vardı. Mahallenin kartlaşmış genç kızları ve oğlanları dahi gelir hep birlikte mahallenin yanan tek sokak lambası ve ay ışığı altında havalı istop oynardık gece geç saatlere kadar sonra evlerimize dağılırdık.

Kışın ise annelerimiz evlerimizde pişmaniye dökerdi. Hele o pişmaniyenin ağda gibi olan şekeri kıvamı tam tutturulamadığında biz çocuklara verirlerdi cam şeker gibi yerdik. Lif lif pişmaniyelerin olması içinde kışın karın yağması beklenirdi. Dışarıda soğukta yaparlardı. Lif lif bir sini etrafında çeke çeke birbirlerinin ellerinden daha sonra da getirirler ortaya öylece sininin üzerinde yerdik.

Eskiden kayısı çekirdeği kırar yerdik. Evlerimizde cevizle kepeği karıştırıp yerdik İbralalı komşularımızdan öğrenmiştik. İbrala (Yeşildere) şırıl şırıl akan dereleri ile muhteşem güzellikte bir yerdi. İlk orada görmüştüm pencere kenarlarına şekerli su koyuyorlar sinekler içlerine düşüyor, ölüyorlardı. Böylece kadınlar evlerini sineklerden korumuş oluyorlardı.

Eskiden Çınaraltı kuşçular kahvesi vardı çok meşhurdu. Musalla taşının olduğu yerde yine orada Otel Palas ve İtfaiye teşkilatı vardı. İtfaiyeciler.

Helvacılar sokağı muazzam güzel bir sokaktı. Çok nezih bir kokusu vardı. Hala bazen öyle kokar. Çimen, pastırma, helva tahin ve eskilerin kokusu, iskarpin kara lastik ayakkabılarının kokusu, gazete kokusu, sigara kokusu, küflü peynir kokusu, lokum bisküvi kuruyemişlerin kokusu mis mis Mavi Köşe dükkanının kesiştiği o nokta ve çevreye dağılan sokaklar her biri de nostalji

Bifa Bisküvi fabrikası 11- 13 yaş kız çocuklarını işe alıyor şehrin içine de mis gibi kokusunu salıyordu. Eskiden sigortalı iş yoktu Tekstil fabrikası çalıştıracak işçi bulamıyordu ilk işçileri de Ereğli’den getirtiyordu. İşçiler şehirden fabrikaya Pırpır denen mini dolmuşla taşınıyordu

Eskiden kız isteme genellikle görücü usulü ile olurdu oğlan anneleri beğendikleri kızları evlerine gider kızı beğenirlerse oğullarını götürür, kız ile oğlan görüştürülür kız istenir cevap üç gün sonra verilirdi.

Eskiden kızların çeyiz sandıkları vardı. Tıkış tıkış dolu işlemeler nakışlar kanaviçeler, sandığın üzerine yığılmış yorgan ve yataklar. Eskiden filkete kasnak işleri vardı. Piko makinesi de yeni yeni bazı ev kadınlarının geçim kaynağı oluyor evlerinde piko yapıyorlardı. Örgücü Bedriye Ablam vardı. Singer örgü makinasında örgü örerdi daha sonraları Passaf otomatik kartlı makineye geçti.

Eskiden Murat 124 Hacı Murat vardı. Gençler arabanın teybine arabesk müziğinin kralı Orhan Gencebay’ın kasetini takar "Batsın bu dünya" şarkısını dinlerdi. Bir de ellerinde sigara kendilerine onunla karamsar bir hava verirlerdi.

Eskiden gençler bol paça veya İspanyol paça pantolon giyerlerdi. Yurt dışından gelenlerin getirdikleri deri ceketler de yeni yeni gençlerin üzerlerinde görülüyordu. Alman çikolatası vardı Alman plastik bebekleri, eskiden motosikletler de çok revaçtaydı.

Eskiden telefon sadece komşunun evinde veya bakkal dükkanında bulunuyordu. Acil durum olunca kullanılıyordu. Direk bağlantı yoktu. Önce şehir postanesi aranıyor arayacağın numarayı yazdırıyordun. Basit bir hal hatır sormanın bedeli bir iki saat bekliyorduk.

Eskiden ülkede gıda sıkıntısı vardı. Çay yağ sigara karaborsa benzin tüp kuyrukları vardı. Yoksulluk vardı. Kadınlar ekşimiz çamurdan maltız yapıyor tüp gazın olmadığı zamanlarda maltız iyi bir çözümmüş gibi geliyordu.

Eskiden memleketimin steplerine özgü neşeli sevgiyle bezenmiş tiril tiril basma bazen fistanlarımız vardı daha sonra Avrupa’ya göç eden gurbetçilerimizin rakip olarak getirdiği sentetik naylon kumaşlar geldi. Onlar giyildi çiçekli fistanlarımız atıldı.

Eskiden pikap ve plaklarımız vardı Neşet Ertaş, Aşık Mahsuni Şerif’in plakları vardı. Eskiden teypler vardı. Karışık doldurulan kasetler arabesk karamsar müzik vardı gençlerimiz karamsar müziğin etrafında boşlukta, Arasat’ta çaresizlerdi.

Devamı yarın...

http://yazarimben1.blogspot.com.tr/

Aşık Mahsuni Şerif Bifa Bisküvi cedit mahallesi Çerçici Cumhuriyet ilkokulu dayhane dibek Ekmekçi Ali Ağa Ereğli Eski Garaj görücü usulü Hacı Murat hallaç hamidiye mahallesi Hanım Ağa Harani Ticaret Helvacılar sokağı ibrala Kadirhane Camisi Karaman kırmah