Muammer Amca

TAKİP ET

Bir uçak kazasında paraşütle atlarken paraşütü açılmamış çok korkmuş delirmiş, tekrar başına bir iş gelirse insanlar görsün diye dikkat çekmek için kırmızı giyiniyor kırmızı rengi çok seviyor

Bir uçak kazasında paraşütle atlarken paraşütü açılmamış çok korkmuş delirmiş, tekrar başına bir iş gelirse insanlar görsün diye dikkat çekmek için kırmızı giyiniyor kırmızı rengi çok seviyor.

Yaz kış kırmızı kıyafeti kırmızı ceketi, ceketinin yakasına iliştirdiği kırmızılı sarılı güller, bacağında kırmızı pantolon bu pantolonu tamamlayan sarı çizme, şapkası da kırmızı, şapkasından sarkan püsküller çiçekler güller hepsi kırmızı. Kendi yüzünün rengi beyaz, gülümseyen yüzünün iki yanağını da kırmızıya boyamış, elinde kırmızı yapma çiçeği. Boynunda taşıdığı kocaman çalışmayan bir saat ve rengarenk aksesuarlarla süslü bir de bisikleti var.

Çevresindeki insanların kümelenişi, sevgi seli, sevgi çemberi oluşturmuşlar. Onun kibarlığı, nazikçe kurduğu cümleleri, kelimeleri kelimelerle süsleyişi onu dinleyenleri adeta mest ediyor. Türkçeyi çok güzel konuşması sorulan sorulara makul ve mantıklı cevaplar vermesi ona yakıştırılan deli kimliğiyle hiç uyuşmuyor. Fransızca ve edebiyat öğretmenliği yapmış dört beş yabancı dil biliyor. Şiirleri çok güzel ezberden okuyor ve tahlil ediyor. Liseli gençlerin derslerine yardım ediyor o kadar çok bilgisi var ki adeta beynine sığmıyor beyninden fışkırıyor. Sokaklarda kapı önlerinde oturan esnaflar onunla sohbet ediyor bilgisinden faydalanıyor. Onda bilginin görgünün görmüş geçirmiş bir fikir adamının sözleri dudaklarından dökülüyor. Konuştuğu zaman sözlerindeki mana, dinleyeni ayıltıyor. Güçlü hafızası tarihi olayları sanki dün yaşanmış gibi gözlerinin önüne resmediyor.

Sokakların yegane sahibi. Sokaklara saygılı bir şekilde sokak sokak dolaşıyor. Muammer Amca adeta insana sokakları sevdiriyor.

Muammer Amca bayram günleri en güzel şekilde süslenir yine kırmızılarını giyinir sokaklarda halkın bayramını kutlardı.

İlahi düzen karşısında Allah’a olan bağlılığı. Sık sık iki kapılı şehir mezarlığını ziyarete geliyor. Allah’ı aradığı için mi bu halde mezar taşları arasında saatlerce ayakta? O kabirleri bir bir dolaşıyor kimisinde tarih var kimisinde sadece bir taş, gizemli kara gözleri ile isimleri yazılı taşları okuyor. İnandığı ve başkalarının doğru düzgün telaffuz edemediği dini terimleri o Allah korkusuyla kendisini titreterek söylüyor. Çıkışta mezarlığın en hakim yerinde duruyor, hepsine tek tek göz gezdiriyor, ’’Öldüğümde buraya gömülmek istiyorum,’’ der gibi gözünü bir noktaya dikiyor içinden sessizce bir şeyler okuyor. İnsanların son durağına Muammer Amcanın ruhuna el Fatiha.

Bazen sırra kadem basıyor üç dört gün ortalıklarda gözükmüyor. Neşeli, güler yüzlü onu Kabe’de görenler olmuş konuşmadan hemen yakınından geçmiş.

Dışarıda gün kararıyor Muammer Amca Şabaniye Camisine doğru Helvacılar sokağı boyunca ağır ağır yürüyor. Akşam telaşı evlerine bir ekmek götürmenin telaşı sokak kalabalıklaşıyor. Muammer Amca gülen gözlerle her adımda bir durup bir bakıyor hepsini tek tek selamlıyor. Yüreğinin sırlarından gelen temiz sözcükler en doğal hali ile kalplerine hidayet verilmemiş ruhlara, cahillere, bilgisizlere, sevimlilere, güler yüzlülere, hepsine dilim dilim bilgisinden görgüsünden bir pay veriyor. Hala dünyadaki yerinden onların kalplerindeki yerinden habersiz kendinden emin koskoca büyük insan. Yoksa Rabbinin ona çizdiği yolda hayatta kalmaktan, daralan, bunalan, gönüllere girmekten başka onun bu kırsal steplerde ne işi olabilir? Bir günün muhasebesini yapmamış başıboş gezen insanlar, birbirlerinin akıntısına kapılmış insanlar zaman geç değil. "Gelin, Rabbinizin ipine sarılın namaza koşun, namaza gelin." Muammer Amca onca acının, eğreti konuşmaların hırpalanmanın sonucunda bu duygu sağanağını insan sevgisini nereden alıyor? Akşam ezanı ile camiye giriyor namazını kılıyor çıkıyor. İnsanlar hala sindiremiyor bu çağrının haberini aldıklarında kendilerine hiç ölmeyeceklermiş gibi bir yaşam tarzını benimsiyor. Kimse yönünü dönüp bakmıyor. Muammer Amca yine bu insanları yargılamakta aceleci davranmıyor. Yanlış yol, yanlış arkadaş, yanlış hedef doğru hedefi göstermiyor, sadece ’’Çok yazık,’’ diyor. Kuran’ı Kerim’den ’’Asr’’ süresini mealiyle okuyor. Ömür her gün tükeniyor göz göre göre günaha yakın işlere kapılar aralanıyor Muammer Amca bunun ıstırabını çekiyor, bu ıstırap ona acı veriyor.

Tek tek oturanın, ayakta olanın yaşlının gencin çocuğun annenin herkesin hatırını soruyor. O zarif sarhoşluğu ne kadar güzel sanki onu yücelten gönüller sultanı eden o psikolojik rahatsızlığın tadına varmış o büyüleyici zevki tatmış gibi. Kötülük kelimesi onunla örtüşmüyor, iyi güzel olan her şey onunla süslü saf temiz sevgi dolu. Kırmızı giysili adam, her sokak ve mahalle başında, onunla çocukluk çağını yaşayanlar ne mutlu sohbetine müdahil olanlar ne mutlu.

https://yazarimben1.blogspot.com.tr/