Merhumun Ardından

TAKİP ET

Yunus Emre der ki; "Bir garip ölmüş diyeler, Üç günden sonra duyalar, Soğuk su ile yuyalar, Şöyle garip bencileyin

Yunus Emre der ki;
"Bir garip ölmüş diyeler,
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuyalar,
Şöyle garip bencileyin."

Ne zaman bir cenaze haberi duysam, ya da musallada bir cenazeye rastlasam, aklıma hemen bu şiiri gelir.
Garibin öldüğünden kimsenin haberi olmaz. Zavallı, yaşarken zaten yalnızdır, kabre giderken de işte o yalnızlık cenazesinde de onu yalnız bırakmaz.

Oysa ne zaman bir zengin cenazesi görsem, işte o zaman yalnızlık kavramının musallaya uğramadığına şahit olurum. Bir kalabalık, bir kalabalık. Ön saf ise bütün saflığıyla göz önündedir mesela. Vekiller, vükelalar sıra sıradır maşallah. Elinde resmi bir mühür tutan her kim varsa bir tamam merhumun önünde dizilirler. Merhumun dirisinden umdukları mededi, ölüsünden de beklercesine pırıl pırıl giyimli protokol üyeleri, er kişi ya da hatun kişi niyetine saf tutarlar. Çünkü programlarında o cenaze merasimi çoktan yerini almıştır bile.

Aynı protokolü sıradan, ünsüz, gariban bir vatandaşın cenazesinde göremezsiniz mesela. Çünkü yaşarken seçimlerde verip vereceği bir oyu varken şimdi o oy, onunla birlikte ebediyete intikal etmiştir bile. Şehrin "gözde" siyasetçilerinin kaygısı bundan kaynaklıdır ki, sorsanız kendilerine göre haklıdırlar.

Protokol kısmının diğer üyelerine gelince onlarınki de benzer bir vurdumduymazlığı taşır.

O sıradan, ünsüz, gariban vatandaş yaşarken hangi "işlerini" çözebilmiştir ki, cenazesi için vakit kaybedilsin. O yüzden programlarında asla yer almayacak bir konudur bu.

Protokol için sıradan, ünsüz, gariban vatandaşın cenazesi gereksiz kuru bir kalabalık, mezarı da metruk bir çukurdan ibarettin nasılsa.

Abartıyor muyum? Vallahi de billahi de az bile diyorum!

Babasını amansız bir hastalık sonucu yitiren bir vatandaşın, sırf bu konuya ilgi çekerek farkındalık yaratmak ve yapmayı planladığı sosyal sorumluluk projesi için çalışma başlatmasının akabinde sadece manevi destek istediği bir idareciden "Babanız meşhur birisi miydi?" sorusunu duyması, idarenin halkla arasındaki duvarı daha da kalınlaştırdığının bir örneğidir.

Protokol dediğimiz hazretlerin halka arasına nasıl bir mesafe koydukları da gün gibi aşikardır.

İster siyasetçi olsun, ister üst perdeden idareci; "Halk için halkla elele" sözü koskoca bir palavradır.

Haydi selametle.