Hoppala Paşam, Malkara Keşan

TAKİP ET

Her ne kadar o yıllarda eski Genel Başkanı, FETÖ'nün kaset darbesiyle görevini bıraktıktan sonra insanları hayrete düşürecek bir edayla "Bu durumun okyanus ötesiyle ilgisi olduğunu düşünmüyorum" dese

Her ne kadar o yıllarda eski Genel Başkanı, FETÖ’nün kaset darbesiyle görevini bıraktıktan sonra insanları hayrete düşürecek bir edayla "Bu durumun okyanus ötesiyle ilgisi olduğunu düşünmüyorum" dese de, aslında Cumhuriyet Halk Partisi için hiç susmayan çanlar, bir başka akortla yeniden çalmaya başlıyordu.

O yıllarda durumun farkında ve hatta bilincinde olan bir takım CHP seçmeni konunun sıradan bir kaset görüntüsü olmadığına ve bu işin ardında aslında çok başka hesapların yattığına inancını taşıyordu. Sonra ne olduğunu hemen hemen hepimiz biliyoruz. Nitekim bilenlerin bilmeyenlere öğreteceği bir durum yoktu karşımızda.

O güne kadar 2009 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmasının dışında hakkında pek de bir şey bilmediğimiz Kemal Kılıçdaroğlu tuhaf bir seçimle Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni genel başkanı oluverdi. İşte Bay Kılıçdaroğlu’nu bundan sonra tanımaya başladı CHP seçmeni.

Bay Kılıçdaroğlu ve CHP Parti Meclisi o günden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’nin karşısında birçok seçime çıktı ve hepsinden de yenilgiyle ayrıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne karşı alınan her mağlubiyetten sonra ısrarla başarılı olduğu konusunda seçmeninin akıyla alay eden Bay Kılıçdaroğlu ve CHP Parti Yönetimi, zaman zaman yaptıkları ilginç fakat verimsiz çıkışlarıyla da seçmenine muhalefet yaptığı inancını aşılamaya başladı. Köy görünüyordu ve kılavuza duyulan ihtiyaç oldukça yersizdi.

2010 referandumunda CHP Yönetimi yine sınıfta kalarak, o yılların muteber ismi ve günümüzün terörist başı olan Fethullah Gülen’in "Evet" saflarında yürüttüğü çalışmanın bile karşısına çıkamadı.

Abdullah Gül’ün yürüttüğü Cumhurbaşkanlığı görevi nihayete ermek üzereydi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi gelip çatmıştı. Koskoca CHP kendi içinden bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaramıyordu. Aday olmak için çabalayanların ise önleri bir şekilde tıkanıyordu.

Günlerden bir gün, sihirbazın şapkasından çıkan tavşan misali bir adayla çıkageldi. MHP’nin destek vereceği bir adaydı bu isim; Ekmelettin İhsanoğlu.

Diğer adaylardan en güçlü konumda bulunan recep Tayyip Erdoğan için Ekmelettin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi, boş kaleye al da at diye tabir edilebilecek bir kolaylıktaki şut gibiydi ve eskiden futbol oynadığı bilinen Recep Tayyip Erdoğan bu pası en iyi şekilde değerlendirerek, kariyerinin en klas gollerinden birini daha boş CHP ağlarına gönderiverdi. Skorbord CHP’nin AKP’den yediği golleri taşıyamaz hale gelmişti.

Atatürk’ün partisi hızla kan kaybetmeye devam ediyordu. Zira Ekmelettin İhsanoğlu MHP’den milletvekili adayı olmuştu ve seçilmişti. Yani bugün anayasa değişikliği için "EVET" diyen MHP’den.

Öngörüsüz siyaset, CHP’yi bitiriyordu.

Bu durum neredeyse bütün CHP seçmeninin buluştuğu ortak noktaydı.

16 Nisan 2017 anayasa değişikliği referandumunda durum yine değişmedi.

Seçim kaybedilmişti ve Bay Kılıçdaroğlu’nun yapacağı açıklama merakla bekleniyordu.

Sadece gazetecilerin alındığı kısa bir basın toplantısında yapılan açıklamalar dağa yine fare doğurttu. Fakat göze çarpan en keskin ayrıntı ise Bay Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Merkezi’nden gizlice ayrılması oldu.

Daha düne kadar referandumun "EVET" kanadının, kendisi hakkında FETÖ ile işbirliği yaptığı iddialarına maruz kalan Bay Kılıçdaroğlu, bugün yine iktidar kanadına yakın gazeteciler tarafından en sevilen siyasetçi konumuna getiriliverdi.

Şahsen Recep Tayyip Erdoğan’ın yerinde olsam CHP’nin başından Kemal Kılıçdaroğlu gitmesin diye inanılmaz bir çalışma yürütürdüm. Çünkü insanın böyle bir muhalifi oldukça iktidarda mahşere kadar kalması bir kehanet değil, aksine bir garantidir.

CHP yönetimi alttan ısıtmalı koltukları için mücadele ederlerken bugün AKP kulislerinde Erken Genel Seçim konuşulmaya başlandı. Haliyle vakit kaybetmeden seçim yapıp, bu CHP yönetimiyle seçime girmek sanırım iktidarın yapacağı en akılcı hamle olacaktır.

Şahsi fikrime gelince; ben de olsam aynını yapardım.