CAN SIKICI REKORLAR DİZİSİ

TAKİP ET

Eskiden rekor denildiğinde sevindirici gelişmeler de beraberinde gelirdi

Eskiden rekor denildiğinde sevindirici gelişmeler de beraberinde gelirdi. Fakat günümüzde rekor dendiğinde karamsar tablolar ardı ardına sıralanmakta. Tıpkı postacı psikolojisi gibi. Eskiden uzaklardan haber getiriyor diye yolu gözlenen ve hatta gelen havadisin durumuna göre bahşiş bile verilen postacılar, artık günümüzde kara haber taşıyanlar olarak algılanmaya başlandıysa, işte rekor kelimesi de giderek bozulan ekonomimiz hakkında kara haberler getirmeye devam ediyor.

Türkiye’de ekonomi yönetmek belki de dünyanın en zor işlerinden biri. Tabi bu çözümlemeyi yapmak için de ekonomist olmaya gerek yok. Çünkü üretimden vazgeçerek, doğrudan tüketime yönelen bir ekonomiyi idare etmek başlı başına sıkıntılı bir iştir. Zira ithalat rakamlarının, ihracat rakamlarına karşı sürekli üstünlüğü bu durumla başa çıkılmasını olanaksız hale getirmekte. Kaldı ki buna popülist politikalarla, yüzeysel yatırımlar da eklendiğinde fragmanı bambaşka bir filmin sahnelenmesi örneği karşımıza çıkıyor.

Türkiye Ekonomisinin gidişatında başa çıkılamayan üç temel sorunun altından kalkılması öyle pek kolay görünmüyor.

Türkiye’de Ekonomi Sorunlar denildiğinde hemen ilk akla gelen enflasyon oluyor. Ekonomi yönetimi her ne kadar enflasyonu Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) olarak ikiye ayırsa da piyasa, bu iki kavramı birleştirip, karşımıza Enflasyon kavramını çıkarıyor.

Aslında enflasyonun iki maddesi var.

Birincisi Talep Enflasyonu ki, bu en çok rastlanan maddedir. Bu maddeyi kısaca tanımlanmak gerekirse, piyasadaki paranın çoğalmasından dolayı daha fazla mal ve hizmetin talep edilmesiyle fiyatların artması ve bu artışı karşılamak için piyasaya daha fazla miktarda paranın sürülmesiyle oluşan kısır döngü diyebiliriz.

Enflasyonun ikinci maddesine gelecek olursak bu da Maliyet Enflasyonu olarak adlandırılır. Maliyet enflasyonunda üretilen mal ve hizmetlerin fiyatları sürekli artış gösterir. Bu artışın sebebi, ham madde ve kalifiye eleman öğelerine ödenen değişken ücretlerdir. Maliyet enflasyonunu tetikleyen başlıca unsurlar faiz hadlerinin yükselmesi, toplu sözleşmeler ve devalüasyon olarak gösterilebilir.

Ülke ekonomisindeki sorunların bir diğeri ise büyüme oranlarındaki dengesizliktir. Ülke ekonomisinin temel taşlarından olan üretimin, belirlenen seviyenin altında kalmasıyla ülke maliyesinin can simidi olan dolaylı vergilerin enflasyon hadlerinin altında ezilmesine sebep olması büyümenin olumsuz yönde etkilenmesine yol açmaktadır. Büyümenin yavaşlaması ve hatta geriye gitmesi İşsizlik rakamlarını tetikleyeceği için, çalışan kesimden tahsil edilmesi planlanan vergi gelirlerinde de azalmaya sebep olmaktadır. İşsizlikle, büyüme birbirine ters orantıyla bağlıdır. Biri yükselirse, diğeri düşer ki, burada yükselişe geçmesi gereken büyümedir.

Üçüncü, belki de en önemli sorun ise Cari Açık olarak karşımıza çıkmakta. Halkımızın büyük bir çoğunluğunun sıklıkla duyduğu, ama hakkında çok az bir kimsenin bilgi sahibi olduğu cari açığı tanımlamak gerekirse, gelir gider dengesinin uyumsuzluğu olarak anlatabiliriz. Peki, bu bir ülkede nasıl oluşur? Bunun en temel nedenlerinden birisi ithalat miktarının, ihracat miktarından fazla olmasıdır. Nasıl ki bir işletme üretim yapmak için sürekli dışarıdan hammadde alır ve bu hammaddeyle elde ettiği ürünü nakde çeviremez ve iflas ederse, ülkeler de aynı tehlikeyle karşı karşıya kalırlar. Üretilenden fazlasını tüketmek demek, daha fazla borçlanmak, vatandaşların karşılaşacağı vergi yükündeki artış ve beraberinde olmazsa olmaz enflasyonun yükselmesi gibi negatif durumlarla karşı karşıya kalmak demektir.

Nasıl ki bir vatandaş, bütçesini ayarlayabilmek adına gereksiz harcamalarını minimum düzeye indirme yolunu seçiyor ve bir takım ek işlerle bütçesini daha iyi şartlara getirmeye uğraşıyorsa, devletlerin de aynı yöntemi izlemesi büyük bir gereklilik ve sorumluluktur. Üretime değil, tüketime dayalı bir ekonomi zamanla önü alınamaz karışıklıklara ve vatandaşlar arasında yaşanabilecek birçok tatsız hadiseye de zemin hazırlar.

Aslında umutsuz olmak için bir sebep yok. Ekonomik açıdan refaha kavuşmak, yine vatandaşların sorumluluğunda olan bir konu. Siyasi taban olarak yer aldıkları sistemde, sorgulayan ve yanlışları eleştiren bir anlayış, yönetenlere zarar vermenin aksine, daha faydalı bir çalışma ortamının hazırlanmasına da yardımcı olacaktır.

büyüme cari açık dolar enflasyon enflasyon oranları Euro ihracat ithalat kalifiye eleman küçülme maliyet enflasyonu popülist politikalar popülizm rekor talep enflasyonu TÜFE Türkiye Ekonomisi ÜFE