Bu bizim suçumuz

TAKİP ET

Ramazanın bu mübarek günlerinde insanlar Allah'ın rızasını alıp, kendini iyi insan yapabilmek, alnına bir nurlu çizgi daha yerleştirebilmek için zamanını hiç boş geçirmiyor ve ibadetle, yardımla meşgu

Ramazanın bu mübarek günlerinde insanlar Allah'ın rızasını alıp, kendini iyi insan yapabilmek, alnına bir nurlu çizgi daha yerleştirebilmek için zamanını hiç boş geçirmiyor ve ibadetle, yardımla meşgul...

Namaz vakti çarşılar bomboş... Kimse yok. Esnaflar bile namaz vakitleri dükkanlarını kapatıp ilahi çağrıya iştirak ediyorlar.

Teravih namazlarında camiler almıyor... Özellikle de kadınlara ayrılan, savan atılmış o özel bölme...

Minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler asker, camiler kışla olmuş dolup taşıyor.

"Allahuekber, Allahuekkber"

Seçimler filan unutulmuş, şeytanlar bağlanmış, ortalıkta hiç şeytan görünmüyor.

Sokaklarda elinde çocuğu ile dilenen esmer yüzlü kadınları bu ayda hiç göremiyorsunuz. Yardımlar, yardımlaşmalar, fitreler, zekatlar... Herkes gücü nispetinde fakir doyurmada yarış içinde... Özellikle devlet kurumlarının idarecileri Mahalle aralarında, lüks lokantalarda, devlet kurumlarında iftarlar düzenleyip fakirleri doyuruyor...

Minareler arasında mahyalar ayrı bir renk katıyor ramazana...

Güleryüzlü Müslümanlar, birbirini kırmamak, üzmemek için özel bir itina gösteriyor. Herkesle selamlaşıyor. Birbirlerine sesini yükseltmiyorlar, yan gözle bakmıyorlar hiç... Küslükler, dargınlıklar unutulmuş. Ayrıcalıklar kalkmış, zengin, fakir, ünlü, ünsüz, siyah, beyaz, ayyaş olan, olmayan yok. Sivas'ın ötesinde yaşayan insanlar da mutlu, berisinde yaşayanlar da...

Devlet yöneticileri mübarek ay hatırına insanları ayrıştırıp gerginleştirmiyorlar. Dine, ahlaka mugayyir hakaretler, küfürler etmiyorlar.

İnsanlar sosyal medyada birbirlerine iftiralar atmıyorlar, hakaretler, küfürler etmiyorlar.

Yetimler, öksüzler bu ayda yalnız değil. İşsizler aç değil. Sokak çocukları köprü altlarında uyuşturucu kullanmıyorlar.

Televizyonlar Türk milletinin inanç kültür ve değerlerine aykırı yayınları kaldırmışlar. Ramazan programları ile insanlar akıllarındaki soruları ilahiyatçı, derin, dinibütün imamlara, hocalara soruyorlar. Onlar da tamamen Allah Rızası için cevap veriyorlar.

Çocukluktan veriliyor Türk ve İslam anlayışı, kültürü... Milli eğitim müfredatında her yerde Türk milletinin ve İslam dünyasının ramazan kültürü anlatılıyor.

İkindi vakti bir baba omuzuna küçük çocuğunu almış çarşıda gezdiriyor. Çocuğunun o gün ilk orucunu tuttuğunu gösteriyor herkese ve iftarlık almaya gidiyorlar.

İftar vakti her evde komşular, akrabalar.... Hep birlikte yemek yeniyor, birlikte namaza gidiliyor...

Çarşıda öyle ağzında sigara içen, yemek yiyen 16 yaşlarında kız çocuğu filan göremezseniz asla... Oruç tutmayan insanlar da saygılı davranıyorlar.

Lokantaların hemen hepsi kapalı, sadece zaruret için mahalle arasında, kimsenin görmediği yerlerdeki bir kaç lokanta açık, etrafları da kapatılmış...

İnsanlar ramazanın sevabından nasiplenebilmek için daha çok çalışıp, daha çok hizmet etmeye uğraşıyor.

Mezarlıklarda Müslümanlar, rahmetli olmuş akrabalarının kabirlerini ziyaret ediyor, hüzünlü gözlerle dualar ediyorlar.

"Bu İlahi ordu dinimi bekler
Allahuekber, Allahuekkber"

Yolda yürürken derin bir nefes alıp o tahanlı kokan ramazanın ruhunu hücrelerinizde hissetmiyorsanız, yazık size..

* * *

Hepsi "minareler süngü, kubbeler miğfer" demeyle başladı...

Bu bizim suçumuz. Dinin - inancın, Türklüğün - kültür ve değerlerin gözler önünde yok edilmesine biz neden olduk. Bunu yapanlara biz fırsat verdik.

ޞekilden ibaret, ruhu olmayan İslam yaşantısının ikiyüzlülüğü bizi cezp etti... Hoşumuza gitti hem faiz yemek, hem Müslüman olmak... Hem insanları aldatmak, gavurla birlik olmak, hem Müslümanmış gibi yapmak...

Ne sarayı gördü gözümüz, ne şatafatlı yaşantıyı. Hep "Elimde tüfenk, gönlümde iman, Dileğim ikidir: Din ile vatan..." sözleri ile avuttuk kendimizi, kendimizi kandırdık, kandırılmayı istedik.

Ne Ali'nin mücadelesini öğrendik, ne Muaviye'nin devlet yönetimini... Veysel Karani de olamadık, Asım da, Ebu Zer de...

Biz internet kullanmayacaktık.

Televizyon seyretmeyecektik, çocuklarımıza da seyrettirmeyecektik biz.

Çocuklarımızı okullara göndermeyecektik...

Mahallede başka çocuklarla oynamalarına izin vermeyecektik.

Teknolojiden uzak duracağıdık...

Yanlışı görmedik, eğri cetvelle düz çizgi çizileceğinde ısrar ettik yıllarca ve maalesef eğriyi düzeltemedik.

Gavur yapacağını yaptı... Yapmaya devam ediyor. Bu suç bizim suçumuz.