Bana ne Atatürk'ünüzden, Tayyip'inizden?

TAKİP ET

Bırakın da kimi seveceğimizi, kimi sevmeyeceğimizi kendimiz belirleyelim

Bırakın da kimi seveceğimizi, kimi sevmeyeceğimizi kendimiz belirleyelim.

Öyle ya, bizdeki de gönül, bizdeki de kalp... Bizim için önemli olan bizim Atatürk'ümüz, bizim Tayyip'imiz.

Biz de bu ülkede yaşıyor, hizmet edeni biliyor, yanlış yapanı görüyoruz. Bırakın da seveceksek bildiğimizden, sevmeyeceksek de gördüğümüzden sevmeyelim.

Nedir Allah aşkına bu Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan üzerinden sevdirme ve sövdürme yarışınız ? Atatürk'ü sevsem veya sevmesem, mevcut Cumhurbaşkanımızı sevsem veya sevmesem ne kazanacak, ne kaybedeceksiniz ?

Kaldıki bu aylardır, yıllardır süren sevdirme ve sövdürme iddianız yüzünden siz onları, onlar sizi, biz sizi, siz bizi hasılı biz bizi kaybediyoruz. Bunu bile göremiyor musunuz Allah aşkına ?

Ta 1923'ten bu yana "Atatürk düşmanlığı" veya "Atatürkçülük" güdenler, bugüne kadar Atatürk'ü sevdirdikleri veya Atatürk'e düşman ettirdikleri için hangi insani veya manevi değeri kazanmışlar, kazandırmışlar?

Adının ilk duyulduğu günden bu yana kendini "Tayyipçi" ve "Tayyip düşmanı" olmaya adayanlar 2017 Nisan ayı itibari ile hangi insani değerin, hangi ilahi ödülün garantisini ibraz edebilecekler?

Bu iki devlet adamımızla ilgili doğru belgelerin, bilgilerin, hizmetlerin ya da ihanetlerin etik bir şekilde ortaya konmasına sözüm yok elbet. Yapılanların ya da yapılmayanların anlatılmasına da değil itirazım elbette.

Bugün kendini "Atatürkçü" olarak tanıtmak adına, ayak tırnağımızı bile Atatürk sayesinde kesebildiğimizin ciltlerce kitabını yazmaya talip tuhaf insanlara şahit oluyorum.

Hemen her televizyon kanalında, ömrünün bütün yirmi dört saatlerini Atatürk'ün "gelmiş geçmiş en büyük kafir" olduğunu ispat etmekle mükellef kılındığı iddiasındaki müslümanları! izliyorum.

Japonyadaki depremin Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzünden meydana geldiğine yemin edebilecek insanların sayısındaki artışı şaşkınlıkla öğreniyorum.

Tavsiyelerini "sünnet", hatalarının bile haslet olarak addedilmesi gerektiğini söyleyenlerin, Cumhurbaşkanına ibadet edilmesi gerektiğini ne zaman emredeceklerini merak ediyorum.

Seviyorsak da sevmiyorsak da sizin yüzünüzden değil bundan emin olun. İlk cumhurbaşkanımız da, son cumhurbaşkanımız da şayet seviliyorlarsa bu sevgiyi kendi yaptıkları nedeniyle elde ettiklerindendir. Aynı şekilde sevilmiyorlarsa da sebep; yaptıklarıdır.

Sizce de biz bu sevme ve sevmeme işini gereğinden fazla abart mıyor muyuz sahiden? Yalnızca bana mı sevmenin de, antipatinin de suyunun çıktığı hissi doğuyor.

"Ben Atatürk'ü İsmail ağabey dediği için seviyorum."
"Ben Atatürk'ten Şerife teyze sevmiyor diye nefret ediyorum."
"Ben Recep Tayyip Erdoğan'dan Kazım eniştem istedi diye nefret ediyorum."
"Ben Recep Tayyip Erdoğan'ı dayımgiller rica etti diye seviyorum."

Hiç bu veya benzeri cümleleri duydunuz mu hayatınızda?

Ancak yukarıda bahsettiğim anlamlarda "Atatürkçü" veya "Atatürk düşmanı" "Tayyipçi" veya "Tayyip düşmanı" oldukları için birbirlerine düşman olan insan sayısı ne kadar arttı farkında mısınız?

Sanki amaç "Atatürk" veya "Tayyip" değil de direkt düşman edinmek haline gelmiş.

Lütfen bırakın herkes istediğini sevsin, istemediğini sevmesin.

Bunu birilerine yaranmak adına yapıyorsanız zaten söz söylenecek zamanı geçmişizdir de, şayet sırf sevdiğinizin sevilmesini istemek, sevmediğinizin de sevilmemesi gerekliliğini duyurmak gibi halis bir düşünce ise ne olur yapmayın.

Sevgi birileri isteyince var olan, birileri istemeyince yok olan bir duygu değildir. İnsan elinde olmadan sever. Yine düşünüp karar vererek değil, içinden gelmediği için sevmez. Sizin bu noktadaki çabanız kendinizle ilgili antipati sınırlarını zorlamaktan öteye geçmez.

Adettendir; şimdi bana da soracak olan çok insan tanıyorum, "sen bu insanlar hakkında ne düşünüyorsun?" diyecek. Hele bazıları da yine soracak ki tüm yazdıklarımdan değil de sadece bu cevabımdan hakkımdaki yargısını netleştirecek. Yardımcı olayım hemen; her iki cumhurbaşkanımızı takdir etmem için de, eleştirmem için de onlarca sebep var. Hizmetlerini takdir ediyor, hataları için de açıkça hatalıdır diyorum. Bundan ötesi ise kimseye bir şey kazandırmayacağından veya kaybettirmeyeceğinden dolayı gereksiz bilgidir. Bilgi kirliliğine de gerek yok sanırım...

ali güley atatürk recep tayyip erdoğan