ALTIN NEDEN KIYMETLİDİR

TAKİP ET

Özü itibariyle altının yaratılışından kaynaklı bir değeri bulunmamakta

Özü itibariyle altının yaratılışından kaynaklı bir değeri bulunmamakta.

Bir para biriminin değeri, ancak toplumun ona yüklediği anlam kadar değerli olabilir. İşte “Altın Neden Pahalı?” ya da "Altını bu denli değerli yapan şey nedir?"sorusunu sormamızın ana nedeni, altını değerli olarak kabul eden toplumun, altın hakkında düşündükleri ve altına biçtikleri değerdir. Tabi bu değerin biçilmesinde altının kimyasal açıdan iyi anlaşılması lazım.

Kimyasal açıdan anlatmak gerekirse ki, bunun için doğadaki elementlerin bir anlamda nüfus cüzdanı niteliğini taşıyan periyodik cetvele bakmamız yeterli olacaktır, doğada bulunmaları, kimyasal tepkimeleri ve sahip oluna bilirlik açısından daha avantajlı bir durumda olması, altını diğer elementlere göre daha değerli bir hale getiriyor.

Periyodik cetveldeki bazı elementleri yok saymak oldukça kolay. Nedeni ise çok açık; kim cebinde zehirli bir para taşımak ister ki?

Diğer elementlere bakacak olursak, bunlar da gazlar ve halojenler olarak tanımladığımız türler. Yani saklanması ve değiş tokuşu hayli zor. Tabi bir de renksiz olduğu için hangi element olduğunu çıplak gözle anlamak neredeyse imkansız. Yani düşünün bir kere, şişelenmiş halde paranız olduğunu ya da günlük ticaretinizi hidrojenle yaptığınızı. ޞişenin için de hidrojen olduğu söyleniyor, ama ya oksijense? İşte bu yüzden gazlar ve halojenler de ticari değer sıralamasında geriye düşüyorlar.

Metal olmayan elementlerin de en az diğerleri kadar şansı yok. Kırılgan yapıları ve işlenme sürecinde karşılaşılabilecek zorluklar göz önüne alındığında bu gruptaki elementler de liste dışına itiliyor. Kömürden yapılmış bir para, büyük sorunları da beraberinde getirirdi.

Geriye metaller kalıyor. Bakır ve altın haricinde hepsinin rengi gümüş renginde olduğundan yine karıştırılmaları oldukça kolay. Tabi bir de havada serbest halde dolaşan bazı elementlerle tepkimeye girdiklerinde başlarına gelenler, onların altın karşısındaki değerini oldukça düşürüyor. Yani oksijen ve hidrojenin yarattığı nemle paslanan demir, erime noktasının oldukça yüksek olmasıyla platin, havadaki kükürtle temas ettiğinde kararan gümüş ve yine havadaki nemle karşılaştığında yeşile dönen bakır, altının dayanıklılığına yetişemiyor. Çünkü saf altından yapılan bir eşya, binlerce yıl sonra bile ilk günkü halini taşımaya devam ediyor. Çünkü Altının Sırrı dayanıklılığında yatıyor.

Altına olan talep, bazen gerekenden fazla olabiliyor. Arzın sabit olması yani altının sadece doğada var olduğu miktar kadar olması yüzünden de, Altın Fiyatları bazen beklenenden daha aşırı iniş çıkışlar kaydedebiliyor.

Basit bir örnek vermek gerekirse, 16. yüzyılda yani Amerika kıtasının keşfinden sonra Güney Amerika’da bulunan altın rezervleri, altının fiyatını oldukça düşürdü. Buna rağmen diğer her şeyin fiyatı yükseldi.

Tam tersi bir durumu da yakın bir tarihte yaşadık. 2001 yılında 1 ons altının fiyatı 260 dolar seviyesindeyken, ABD’deki 11 Eylül saldırısından sonra çok kısa bir zamanda altının onsu 1921 dolar seviyesini gördü.

Bu iki tarihsel dönemecin yarattığı durum, altının aslında ne denli spekülatif bir yatırım aracı olduğunun da kanıtıdır.

11 eylül abd altın Altın Neden Pahalı altın rezervleri Amerika anayasa Bakır Başkanlık cumhuriyetçiler değerli demokratlar döviz finans gümüş Güney Amerika içerde kapalıçarşı kimyasal kuyumcu merkez bankası Para Referandum saf sarraf trump Türkiye yatırım